30 Mart 2012

BİR TEŞEKKÜR YAZISI:

          


          Bugün beni telefonla arayarak ya da mesaj bırakarak yazmam için yüreklendiren dost ve tanıdıklara teşekkür etmek istedim. Gerçekten benim için motive edici bir unsur oluyor. 
Bundan sonra bana verdiğiniz tarifleri deneyip, yaptıktan sonra da isminizle yazacak; ayrıca yapmamı istediğiniz tarifleri de en  kısa zamanda yaparak resimleriyle birlikte anlatmaya çalışacağım.
            Havaların ısınmasıyla birlikte (nihayet!) çarşı pazarda da rengarenk  yaz meyve ve sebzeleri  tezgahdaki yerlerini almaya başladı. Bende buna istinaden elimden geldiğince mevsimine uygun yemekler hazırlamaya çalışıyorum. Geçtiğimiz uzun ve soğuk kıştan  sonra bu günlerin kıymetini bilmek lazım. Dolabımızdaki dondurulmuş yiyecekleri ve konserveleri kullanıp bitirmenin tam zamanı.
Hepsinin yerine sırasıyla yenileri konulmak üzere...


            Sizlere desteklerinizden dolayı tekrar çok teşekkür eder, her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim.
Yorumlarınızı  ve eleştirilerinizi bekliyorum.


           Tüm takipçilerime mutlu bir Cuma günü dilerim.


Afiyetle kalın

29 Mart 2012

ROKA SALATASI























Bu salatayı ilk kez kızımda tattım. Balığın yanına yapmıştı. Ben  balıkla soğan salatası yapardım. O günden beri balığın yanına roka salatası yapıyorum. İnanın birbirlerine çok yakışıyorlar.Tam bir lezzet cümbüşü şiddetle tavsiye ederim.




Malzemeler
1 demet roka
5-6 yaprak
Taze nane
3 tane domates
pul biber
nar ekşisi
süslemek için nar taneleri
1 küçük kuru soğan
limon
tuz

Yapılısı
Roka ve naneyi sirkeli suda beklettikten sonra, güzelce yıkayıp duruluyıp, sebze kurutucuda kurutuyoruz.
Rokaları ve naneyi orta kalınlıkta dogruyoruz, domatesleri ve kuru soğanı küp küp doğruyoruz. Sonra bunları karıştırıp, pul biber, tuz, limon suyu, nar ekşisi ekleyip, üzerine de zeytinyağı gezdirip servis yapacağımız tabağa alıyoruzÜzerine nar taneleri serpiştirip servis ediyoruz.
(Pul biberi seviyorsanız bolca eklemenizi tavsiye ederim, acısı bol olduğunda daha hoş bir tadı oluyor.)
Afiyetle kalın.


28 Mart 2012

İNCİR UYUTMASI






Bu unutulmaya yüz tutmuş kolay ve hafif  tatlımızın tarifini belki yeniden sofralarda yerini alır umuduyla sizlerle paylaşmak istedim.


Tam bir mide dostu bu tatlıyı mutlaka deneyin derim.


Malzemeler


1 litre süt
1 çay bardağı şeker
15-16 adet kuru incir
Tarçın 
Ceviz


Yapılışı


İncirler yarım saat kadar ıslatılır. Ufak ufak doğranır. Süt parmak yanmayacak kadar ısıtılır.(yoğurt mayalanacak sıcaklıkta)
Sütün içine şeker ve incirler atılır. El blendırıyla iyice çırpılır, hiç beklemeden kaselere doldurulur.
Oda sıcaklığında dört beş saat bekletilir.
Üzeri tarçın ve cevizle süslenip, soğuduktan sonra servisi yapılır.
Şekerini artırabilir ya da hiç koymayabilirsiniz.


Afiyetle kalın

24 Mart 2012

HAMSİ TAVA






















Karadenizin soğuk sularının küçük ama en lezzetli balığıdır hamsi. Nasıl yapsanız olur. Bir aile dostumuz "hamsi ateşi uzaktan görse yeter" demişti bir keresinde, gerçekten çok doğru çabucak pişiveriyor.
Kendisi küçük lezzeti büyük hamsimizi bir de tarifimdeki gibi denemenizi dilerim.

Malzemeler

1kg hamsi
1su bardağı mısır unu
1tatlı kaşı ince dövülmüş kişniş
1çay kaşığı toz kırmızı biber
1çay kaşığı kara biber
1yemek kaşığı sıvı yağ
Tuz

Yapılışı

Hamsilerin kılçık kısmına dokunmadan içlerini ve kafalarını çıkarıyorum. Bir kaç kez yıkadıktan sonra çok az sirkeli suda bekletip duruluyorum. Süzgece alıp iyice süzülmelerini bekliyorum.
Bu arada mısır unu ve diğer malzemeleri derin kapaklı bır kabın içinde karıştırıyorum.(Bunun için poşette kullanabilirsiniz.) Hamsileri içine atıp calkalıyorum.
Böylece balıkların her tarafı unlanmış oluyor.
Tabanını fırçayla yağladığım yanmaz tavaya balıkları sık sık diziyorum. Orta ateşte kızartıyorum. Üzerine tabak kapatıp döndürerek üstünüde kızartıyorum.
Yanında roka salatasıyla tam bir ziyafet oluyor.

Haydi kolay gelsin.
Afiyetle kalın.





23 Mart 2012

GÜL POĞAÇA





















Ah şu gül yok mu ne kadar güzeldir. Rengi, kokusu ve görüntüsü adeta insanı büyüler. Bu büyüden olsa gerek bizler de hemen hemen her şeyde kullanmışız onu.
Reçelini, yağını, şerbetini yapmışız, yetmemiş şeklini mümkün olan her yere koymuşuz.
İşte  poğaçamıza  da şeklini vermeye çalıştık; tatlısından sonra poğaçam da çok beğenildi.
Önümüzdeki günlerde tatlısını da resımleriyle paylaşacağım.
Ben poğaçamda iç malzeme olarak siyah zeytin ezmesi kullandım. Siz istediğiniz malzemeyi kullanabilirsiniz. Az bir malzemeyle, bereketli gül şeklinde lezzetli poğaçalarınız oluyor.
Haydi kolları sıvayalım:)


Malzemeler:

1/2 Su bardağı ılık süt
1/2su bardağı  ılık su
1/2 su bardağı sıvı yağ
1/2 paket yaş maya
2 adet yumurta
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber veya salça
2 çay kaşığı tuz
4 -4,5 subardağı un
küçük bir kase zeytin ezmesi veya istediğiniz bir malzeme

Yapılışı:

Yoğurma kabının içine içine unu  koyup ortasını havuz gibi açalım. Su, süt, seker ve mayayı açtığımız  havuzun ortasına  koyup eritelim. Bir yumurtanın sarısını ayırıp  kabımıza ekleyelim.Tuzunu biberini atıp karıştıralım ve yavaş yavaş ununu katıp ele yapışmayan bir hamur oluncaya kadar yoguralım.
Yoğurduğumuz hamuru ikiye bölüp, un serpilmiş tezgah üzerinde merdaneyle açalım.Çok ince açılmasına gerek yok.
Açtığımız hamuru su bardağının ağzıyla kesıp ortasına içi koyalım.
Bıçakla dört  kenarına  çizik atıp  hamurları karşılıklı bir şekilde kapatalım.
Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizelim. Üzerine ayırdığımız yumurta sarısını sürüp 180 derecede 40 dakika pişirelim.
Unutmadan şunu da söyleyeyim hamurları birbirine sık koymayın. Birbirine yapışıp şekli bozulmasın.


Afiyetle kalın




 

21 Mart 2012

ÇILBIR





















Öğle yemeklerinizde veya kolay bir şeyler hazırlamak istediğinizde imdadınıza yetişecek alternatif bir yemek. Hem kolay hazırlanıyor  hem de çabuk oluyor. Yumurtaların sayısını istediğiniz kadar azaltıp çoğatabilirsiniz.
Şimdiden afiyet olsun.

Malzemeler:

4 yumurta
1/2 çay  bardağı sirke
2 su bardağı su
2 su bardağı yoğurt
1 tatlı kaşığı tuz
2 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 çay kaşığı kırmızı toz biber(acı veya tatlı)

Yapılışı:

Uygun bir tavaya yarıya kadar su konulur. Kaynayınca içine tuz ve sirke katılır.
Yumurtalar dikkatlice suyun içine kırılır. Sarılarının üstü beyazlaşınca tava ocaktan alınır. Ezilmiş sarımsaklar yoğurtla karıştırılır servis tabağına alınır.üzerine delikli kepçeyle alınan yumurtalar konur. Yağ ve biber birlikte ocakta yakılıp hazırlanan yumurtanın üstüne gezdirilir.

Afiyetle kalın.



19 Mart 2012

ETLİ YAPRAK SARMASI






















Zeytinyağlısını çerez gibi tükettiğimiz için etlisini yapmayı tercih ettim fakat zeytinyağlısının da yeri başkadır gerçekten.
Yaprak güzelse sarması da bir o kadar güzel olan bu yemeği boş vakitlerinizde yapıp buzluğa atabilir; acil durumlarda, çatkapı yemekli misafirlerde yani istediğiniz zaman çıkartıp pişirebilirsiniz. Yaprak dolmasını sevmeyecek çok az kişi vardır sanıyorum. Her zaman iyi bir yemektir benim gözümde.
Ayrıca bir püf noktası olarak yazın birer pişirimlik haşlayıp poşetlere koyduğunuz asma yapraklarının taze yaprağı hiç aratmadığını belirtmek isterim.

Gelelim bu leziz yemeğimizi pişirmeye, ben et olarak satır kıyması  kullandım,siz kıymayla da yapablirsiniz.

Malzemeleri
500 gr yaprak
200 gr et yada kıyma
1,5 su bardağı pirinç
1 baş kuru soğan 2-3 diş sarımsak
1 demet maydanoz
1 demetdere otu
1 kaç dal taze ya da1 tatlı kaşığı kuru nane
yeterince tuz
kara biber
kimyon
3 su bardağı su
1 yemek kaşığı salça
1 çay bardağı sıvı yağ

Yapılışı



Yaprağınız salamura ise tuzunun gitmesi için suda bekletmek gerekir. Taze yapraksa haşlanıp yumuşaması sağlanır.
Pirinçler yıkanır.
Derın bir kabın içinde malzemenin tamamı karıştırılır. Yaprakların ortasına bir tatlı kaşığı harçtan konur ve sarılır.
Tencereye dizilen sarmaların üstüne kapak kapatılır, suyu verilir, kısık ateşte pişmeye konulur.
İstenirse üzerine yoğurt dökülerek ya da sade servis edilerek tüketilir.



Afiyetle kalın

yoğurtsuz sade sunum










KARNIYARIK





















Fiziğine, sağlığına dikkat edenler, diyette olanlar hoşlanmayacaklar ama bu yemeğin kızartılarak yaplmasını tavsiye ederim. Ne yazık ki daha hafif  olsun diye patlıcan haşlanarak  ya da közlenerek yapılan karnıyarığın lezzetli olmadığını düşünüyorum.
Bu yemeği çok sevmemden dolayı her şeklini denemişimdir, çok az yağla kızartılarak yapılanın en iyi sonucunu verdiğini tecrübe ettim. Yaptığım yemeğe hakkını vermem lazım, kalorisini vesairesini herşeyi göze alıyorum yani:)
Bu benim fikrim tabi, kendiniz için en iyi  olanı da siz bilirsiniz.

Başlayalım bakalım anlatmaya;
Malzemeler:



1 kg patlıcan
250 gr yağsız kıyma
1 baş soğan
3-4 diş sarımsak
2 tane orta boy domates
2-3 tane sivri biber
2 yemek kaşığı salça
1/4 demet maydonoz
1/2 çay bardağı zeytin yağı                
karabiber
2 su bardağı su
1 çay kaşığı tuz



Yapılışı:



Patlıcanları alacalı soyalım. Tuzlu suyun içine yatırıp, üzerine bir ağırlık koyalım. Yarım saat kadar bekletelim. Bu süre zarfında malzemelerimizi doğrayalım.
Yarım saati dolan patlıcanları kurutup, az bir yağla yanmaz tavada çevire çevire kızartalım, kızaranları kağıt havlunun üzeine alıp fazla yağını çektirelim.
Aynı tavada yemeklik doğradığımız soğan sarımsak ve biberlerimizi tuzumuzu da atarak soteleyelim. kıymayı katıp kavuralım.
Yayvan, ısıya dayanıklı bir kabın içine aldığımız patlıcanların ortasını yaralım. Açtığımız yarıkları hazırladığımız malzemeyle doldurup üzerine maydanoz serpelim.
Yanmaz tavanın içinde doğradığımız ya da rendelediğimiz domatesleri soteleyıp salçayı ve suyu katıp kaynatalım. Son olarak sosumuzu patlıcanlarımızla buluşturalım.  
Fırında veya kısık ateşte pişirebileceğiniz karnıyayarık yanında bembeyaz pirinç pilavıyla harika olacaktır.
Karnıyarığınızı isterseniz üzerine kaşar peynir serperek de servis edebilirsiniz.

Sevgiler
Afiyetle kalın

16 Mart 2012

KAHVE ZAMANI: MİNİK KURABİYELER






















Kahve deyince ayrı ayrı birçok çeşit kahve arasından, kişinin damak zevkine en uygunu hangisiyse aklına o geliyordur.
Mesela genç nesilin aklına genelde kocaman kupalarla içilen, çeşit çeşit aromalı filtre kahveler gelirken; benim aklıma şöyle üzeri köpüklü, küçücük fincanda ama yudum yudum içilen; ev dışında içileceği zaman sipariş ederken -bana çok anlamsız gelmesine rağmen- Türk kahvesi diye belirtmemiz gereken, kırk yıl hatırlı kahvemiz geliyor.
Şimdi düşünüyorum, zaten Türkiyedeyiz ve zaten bizim kültürümüzün ürünü olan kahvemizi kendi ülkemizde bile Türk kahvesi diye belirterek istiyoruz. Kahve deyince direkt akla gelmesi gerekmez mi oysa? Ben ısrarla kahve diye istiyor ve hangisi dendiğinde tabi ki Türk Kahvesi diyorum. Küçük bir farkındalık yaratmak isteği, bu yüzden de değinmeden edemedim.

Türk kahvesi bizler için önemlidir. Bize aittir, kırk yıl hatırı vardır, dostlarla içilir, neşeye de hüzne de tanıktır.
Ben kahvemi ikram ederken yanına lokum, çikolata ya da minik kurabiyeler ekleyip sevdiklerimle keyifli sohbetlere koyuluyorum.
İşte o çok beğenilen mini kurabiyelerimin tarifini paylaşacağım sizlerle bugün, evet biraz el oyalıyor zaman alıyor ama bence keyifle yapacağınız kahve sohbetlerinize değer.






















Kurabiyelerimizin yapımına geçmeden önce malzemelerine göz atalım.

Malzemeler

1 paket oda sıcaklığında yumuşatılmış margarin
1 çay bardağı sıvı yağ (ben pasta vekurabiyelerimde fındık yağı tercih ediyorum.)
1 su bardağı toz şeker
1/2 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
1 su bardağı pudra şekeri
1 yemek kaşığı tarçın


Yapılışı

Yoğurma kabının içine yağ şeker ve kabartma tozunu alalım. Şekerin yağla karışmasını sağladıktan sonra unu azar azar katarak yoğuralım. Elimize yapışmayan ve kulak memesinden biraz daha sertçe kıvama gelene kadar yoğurduğumuz hamuru yarım saat kadar dinlendirelim.
Minik, fındık büyüklüğünde, yuvarlaklar yapıp yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizelim.
180derece önceden ıstılmış fırında 30dakika pişirelim.
Pudra şekeri ve tarçını birbiriyle karıştırıp sıcakken kurabiyelerin üzerine serpelim. Yağlı kağıdı oynatarak karışımı kurabiyelere yedirelim.
Soğuduktan sonra servis tabağına alalım.
Kurabiyeleri ağzı kapaklı bir kapta, uzun süre tazeliğini kaybetmeden saklayabilirsiniz.

Sevgiler
Afıyetle kalın.

TAHİNLİ CEVİZLİ KABAK TATLISI





















Bu tatlıyı benim gibi tatlı sevmeyenlerin bile mutlaka denemelerini tavsiye ederim. Kabak tatlısının tahin ve cevizle servis edildiğini Antalyada öğrendim. Fikir çok hoşuma gitti, bir kabak ancak bu kadar tatlandırılabilir diye düşünüyorum.
Tahin ve cevizin mükemmel uyumuyla birleşen bal kabağı tek kelimeyle harika denebilecek bir lezzete dönüşüyor.
Bu tatlı için slogan şu: Malzemesi az yapımı kolay lezzeti olay :)

Malzemeler:

1 kg kabak
2 su bardağı seker
4-5 adet karanfil
1/2 su bardağı tahin
1/2 su bardağı irice dövülmüş ceviz
1çay kaşığı tarçın

Yapılışı:

Kabaklar doğranır yıkanır. Süzüldükten sonra tencereye aktarılır. Üzerine şeker ve karanfiller ilave edilir. Tencerenin kapağı kapatılır. Kabaklar sulanıncaya kadar en az iki saat bekletilir. kısık ateşte yumuşayıncaya kadar pişirilir. Soğuduktan sonra üzerine tahin ve ceviz döküp tarçın serperek servise çıkarılır.
Şimdiden afiyet olsun.


Afiyetle kalın.


Tadına bayılacaksınız

ETLİ TAZE FASULYE





















Blog yazmaya başladığımda birşeyler yaptıkça yazarım diye düşünüyordum.
Zaten yemek yapmayı, yeni şeyler denemeyi seviyorum, internet başında da vakit geçiriyorum bari yaptıklarımı paylaşayımdı çıkış noktam ilkin.
Şimdi ise başka bir sorumlulukla yazıyorum.
Oğlumla konuştum dün, "anne yazmayı ihmal etme menümüzü blogdan oluşturuyoruz biz" dedi :) Çok mutlu oldum, heyecanlandım, sıkı bir takipçim var demek ki dedim. Şimdi artık yazmak için önemli bir sebebim var.
Düşündüm taşındım ne pişireyim dedim, baktım malzemelerime neler var diye taze fasulye yapmaya karar verdim.

Her şeyi mevsiminde yemek gerektiğini hatırlatıp yapmaya koyulalım.
Ben etli yaptım. Zeytinyağlısı da harika olur.
Hadi bakalım başlayalım anlatmaya:

Malzemeler
1kg taze fasulye
300gr kuşbaşı doğranmış dana eti
1orta boy kuru soğan
1-2 tane sivri biber
1-2adet domates
1yemek  kaşiğı salça
1yemek kaşığı yağ
tuz
su

Yapılışı

Faulyeleri ayıklayıp, istediğiniz büyüklükte kırıp yıkadıktan sonra şöyle bir tuzlayıp kenara alın.
Tencereyi ocağa koyup iyice ısıttıktan sonra içine eti atıp suyunu salıp çekene kadar soteleyin.
Sonra sırasıyla yağı, doğranmış soğan ve biberi de tencereye ilave edip kavurun. 
Soğan ve biberi öldürünce fasulyeleri ekleyip, sararıncaya kadar soteleyin. 
Sonra salçayı, doğranmış domatesleri ekleyip, suyunu da ayarınca(yemeğin üzerini iki parmak geçecek kadar) verdikten sonra tuzunu kontrol edip kısık ateşte pişirmeye devam edin.
Bu haliyle piştikten sonra tadına doyamayacağınız bu yemeği,  malzemelerin tümünü çiğden düdüklü tencereye koyarak da pişirebilirsiniz.
Fakat tarif ettiğim haliyle lezzeti çok başka oluyor. Şimdiden afiyet olsun.



Afiyetle kalın.




KISIR



















Bugün kızım arayıp acilen kısır tarifini istedi. Beş çayına konukları varmış ve böreğinin yanına kısır yapacakmış. Aslında bilir kısır yapmayı ama emzirme dönemi değişen hormonlarından olsa gerek unutmuş tarifi :)
Neyse kısırın adı geçer de canı çekmez mi insanın, kalkıp yapmaz mi hiç? öyle oldu, tarifi verdikten sonra hemen kalktım kendime de yaptım, sonra da fotoğraflarını çektim, bir tarif daha paylaşmış oldum neticede.

Kızıma da bize de sizlere de şimdiden afiyet olsun:)

Malzemeler




2 su bardağı ince bulgur
2 su bardağı kaynar sıcak su
1 çay kaşığı tuz
1çay kaşığı kişniş
1 çay kaşığı kimyon
1 demet maydanoz
6-7 sap taze soğan
1 büyük baş kuru soğan   1-2 adet sivri biber
1yemek kaşığı domates salçası
1yemek kaşığı acı biber salçası
1-2 diş sarımsak
1su bardağı zeytin yağı
1 çay bardağı nar ekşisi veya limon suyu
1 çay kaşığı kara biber

Yapılışı

Bulguru derin bir kaba alalım. Üzerine suyu tuzu kişniş ve kimyonu katıp karıştıralım. Kapağını kapatıp bulguru şişmeye bırakalım.
Bu arada yıkayıp kuruttuğumuz malzemelerimizi yemeklik doğrayalım.
Uygun bir tavada yarım su bardağı zeytinyağında soğan sarımsak, sivri biber ve kara biberi soteleyelim. Üzerine salçayı ilave edip karıştıralım.Sıcak sıcak bu sosu
şişmekte olan bulgurumuzun üstüne dökelim.
sosu bulgura iyice yedirelim.
soğuduktan sonra geriye kalan bütün malzemelerimizi birbiriyle harmanlayalım.
Servıs tabağına alıp dilediğimiz gibi süsleyelim.
Kışın yanında turşuyla, yazın da taze sebzelerle harika olur.

Afiyetle kalın.

15 Mart 2012

Bir Osmanlı Tatlısı: PALUZE




















Bugün dolapta yemeklerimin olduğununu görünce tatlı yapmaya karar verdim.
Osmanlı mutfağından yapımı kolay ama çok lezzetli paluze tatlısını yaptım ve biz çok beğendik.
Fotoğraf makinem arızalandığı için fotoğraflar çok kaliteli olmayacak ama en azından fikir verir diye ekleyeceğim. Sizin de menünüze bu tatlıyı katabilmek dileğiyle malzemeleri ve yapılışını anlatmaya başlayayım bakalım.

Malzemeler

5 su bardağı su
1 su bardağı şeker
1 su bardağı nişasta
4-5 adet kuru incir
6-7 adet kuru kayısı
2-3 adet hurma
1 kahve fincanı kuru üzüm
1 kahve fincanı iri dövülmüş ceviz
1 çay kaşığı tarçın

Yapılışı

Kayısı ve incirleri önceden suda ıslatıyoruz. Doğranabilecek yumuşaklığa geldiğinde diğer meyvelerle birlikte tamamını  küp şeklinde doğruyoruz.
Tencereye su, şeker ve nişasta ekleyip çırpıyoruz. Ocağın üstüne koyup biraz karıştırdıktan sonra kalan malzemeleri ekleyip, göz göz olana kadar pişiriyoruz.
Tek tek kaselere ya da borcama döküp, tarçın serpiyor soğuduktan sonra kesip  servis ediyoruz.

Şimdiden kolay gelsin.

Sevgiler
Afiyetle kalın.









13 Mart 2012

Tavuklu Bulgur Pilavı




















Bu gün  sağlıklı, doyurucu ve pratik bir yemeğin tarifini paylaşacağım.
Öncesinde bir çorba ,yanında da bir salatayla ayran, öğün tamam. 

Malzemeler
Yarım tavuk
2 su bardağı pilavlık bulgur
1 baş soğan
1 yemek kaşığı tereyağı
2 yemek kaşığı sıvı yağ
3-4 adet tane kara biber 
Tuz
Su

Yapılışı
Derisini çıkarıp iyice yıkadığım tavuğu soğan, tane kara biber,bol su ve tuzla iyice haşlıyorum. Bunun için ben düdüklü kullanıyorum. Hem zamandan hem enerjiden tasarruf ediyorum.
Haşlanan tavuğu kemiklerinden ayıklayıp iri parçalar halinde didikliyor, tavuğun suyunu süzüp pilavı bu suyla pişiriyorum.
Pilavı pişireceğimiz tencereye yağı koyup (ben sıvı yağ ve tereyağını birlikte kullanıyorum)
didiklenmiş etleri ekleyip şöyle bir soteleyip tencerenin dibine basıyorum.
Üzerine bulguru ve tavuk suyunu döküyorum.(Suyu bulgurun üzerini bir parmak geçecek şekilde ayarlıyorum.)
Ocağın altını kısıp pişmeye bırakıyorum. Bulgur suyunu çekipte göz göz olduğunda altını kapatıyorum.
Altını kapattıktan sonra beş dakika kadar dinlendirip servis tabağına yavaşça çeviriyorum.
Yemeğimiz hazır, hem görsel olarak hem de lezzet olarak doyurucu bir yemek oluyor.
Denemenizi tavsiye ederim. 


Sevgiler
Afiyetle kalın.


12 Mart 2012

TATLI konuşma zamanı; evde KÜNEFE keyfi

Efendim merhabalar
Bir süredir blogumdan ayrı kaldım. Tabiki hayat devam ettiği için ben de yemek yapmaya devam ettim fakat fotoğraflayıp bloga yazmam pek mümkün olmadı.
Biricik torunum tüm zamanımı doldurdu. Onunla çok keyifli vakitler geçirdim.
Hayatın tadı çocuklar ve gülen yüzleri...



Geçtiğimiz günlerde yaptığım, fotoğraflarını çektiğim ve bizim ailece çok sevdiğimiz künefe yapımını anlatmaya karar verdim bugün:
2 kişilik vereceğim tarifi istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Kullanacağınız tavayı büyütüp malzemeyi arttırmanız yeterli olacaktır.

Malzemer
200 gr taze kadayıf
100 gr tatlı peynir
3 yemek kaşığı tereyağı
1 yemek kaşığı pekmez
1 su bardağı şeker
1 ince dilim limon
1 küçük parça kabuk tarçın
Süslemek için fındık, fıstık, badem gibi file doğranmış kuru yemişler kullanılabilir zevkinize kalmış.


Yapılışı
Kadayıfımızı bıçakla doğrayıp ufaltıyoruz. Yağımızdan az bir miktar ayırıp gerisini kadayıfımıza ellerimizle yediriyoruz. Peynirimizi rendeleyip hazırlıyoruz.
Şerbet için su, şeker, bir dilim limon ve tarçınımızı ocağa koyup kaynatacağız. Soğuk olarak kullanacağımız şerbetimiz çok koyu olmamalıdır.
Şimdi tavamızın tabanına ayırdığımız yağımızı ve pekmezimizi sürüyoruz. Kadayıfımızın yarısını tavamıza bastıra bastıra yayıyoruz üstüne peynirimizi dışına taşmıyacak şekilde basıyoruz. Kalan kadayıfımızı da serperek iyice bastırıyoruz. Buradaki en ÖNEMLİ işlem çok iyi bastırmak.
Artık orta ateşte tatlımızı arkalı önlü pişireceğiz.
Pişirdiğimiz tatlımızın şerbetini verip, süsleyip, sıcak sıcak servis edeceğiz.
Afiyetle kalın.





bir pazar kahvaltısı
















Köy kahvaltısı ve köylü pazarıyla meşhur Çakırlarda geçtiğimiz pazar güzel bir kahvaltı yaptık.
Çakırlar Antalya merkeze çok yakın, en sıcak ve nemli zamanlarda bile biraz nefes alma imkanı veren yayla havasında;
Kahvaltı evleri daha doğrusu gözleme ve bazlama evleri ile Antalyalılara Cumartesi ve Pazar günleri için alternatif bir yer.


Köy yumurtası, kaşarlı bazlama, turunç reçeli, tulum peyniri, ceviz, siyah-yeşil zeytin, yeşillikler ve nefis tereyağı kahvaltımızın gözdeleriydi. Kahvaltıdan sonra söylediğimiz ve kızımın favorisi olan tahinli gözleme de fotoğrafı olmasa da tadı damağımda kalan yiyeceklerden oldu. Yedikten sonra gidip uzun uzun izledim yapan kişiyi ve öğrendim. İlerleyen günlerde yapmayı bir deneyeceğim, sizinle de tarifi ve yapılışını paylaşmayi düşünüyorum. Pazar kahvaltıları ya da çay saatleri için uygun bir tarif.


Neyse ben biraz daha günümüzden bahsedeyim; masamızın hemen arkasinda hamağımız torunum için iyi bir eğlence kaynağı oldu, hamakta sallandık, yere oturup kova ve kürek takımıyla oynadık oturduğumuz mekanın tam karşısındaki markete ait köpek Meks' i sevdik, top oynadık.
Kısacası çok eğlendik nine-torun.


Kahvaltımızın arkasından Türk kahvemizi sipariş verdik, portakallı Türk kahvesi ikram ettiler. Portakallı derken şöyle; fincanların ağzı portakal dilimleriyle kapalı halde servis yapılıyor ve kahveye portakalın özü karışıyor.
Yeni tatlar denemekten büyük keyif alıyorum. Bu da bir tat deneyimi oldu işte.
Antalyada bir günüm de böyle geçti, paylaşmak istedim.


Yeni tariflerle burada olacağım.
Sevgiler
Afiyetle kalın.

2 Mart 2012

Etli Kuru Patlıcan Dolması


Bu yemeği anlatmaya geçmeden evvel Güneydoğu Anadolu bölgemizin lezzetini yakalayabilmemiz için malzemelerde dikkat etmemiz gereken iki şey var belirtmek isterim: Birincisi, etimiz satır kıyması olacak; ikincisi tane sumak kullanılacak. Yapılışı sırasında ise patlıcanlar tıkış tıkış doldurulmayacak ki aşağıda anlatacağım ve fotoğrafını da ekleyeceğim şekilde dizilebilsin tencereye.

Dolmamız için gereken malzemeleri istediğiniz kadar çoğaltıp azaltabileceğinizi düşünerek çok ölçü vermek istemiyorum.

Şimdi alt alta sıralayayım kullanacağımız malzemeleri

300 g satır kıyması orta yağlı
1 dizi kuru patlıcan
Patlıcan sayısı kadar çorba kaşığı pirinç
Yemeklik doğranmış kuru soğan
1-2 diş sarımsak
Maydanoz
Nane
Salça
Sıvı yağ
Domates ve biber salçası
Baharat (kara biber, yeni bahar, pul biber, kimyon)
Tuz
1-2 çorba kaşığı tane sumak

Şimdi gelelim yapılışına:

Büyükçe bir tencerenin içinde su kaynatılır. İçine patlıcanlar atılır. Haşlanan patlıcanlar ipten çıkartılır. (Patlcıanları soğuk suya tutmadan, kendi halinde soğumaya bırakırsanız daha iyi olur.)
Sumak ve bir fiske tuz üzerine kaynar su dökülerek ıslatılır. ( Sumak suyun içinde bekleyecek, suya tadını ve rengini verecek; sumağın kendisini değil, suyunu kullanacağız.)



dolmanın harcından bir görünüm
Bu arada dolmanın harcı için ayıklanmış ve yıkanmış pirinçler diğer malzemelerle harmanlanır. Sumak süzülüp, suyunun bir kısmı harca eklenir.
Patlıcanlar yukardaki malzemelerin harmanlanmasıyla hazırlanan harçla doldurulur.



İki patlıcan ağız kısımlarından iç içe geçirilerek dizilir. Tencerenin  üzerine bir tabak kapatılır. Dolmanın harcından kalan sumak suyu tencereye eklenir. Kısık ateşte pişirilir.

tencereye dizilme hali,
son şekli
patlıcanı birleştirme şekli

1 Mart 2012

Şifalı çorba



















Bu gün sizlerle soğuk havalarda şifa niyetine yaptığım tavuk çorbsının tarifini paylaşacağım. Bu sene  havalar bir türlü ısınamadı, öyle olunca hastalıkların önü de kesilmedi. Bu bitmek bilmeyen soğuk kış günlerinde çorbamız içimizi ısıtacaktır. Bir an önce sıcak ve güneşli günlerin özlemiyle çorbamızın yapımına başlayalım.

Malzemeler:
- 1adet but ya da göğüs
- 1 baş soğan
- 1 yemek kaşığı un
- Yağ
- 3- 4 tane karanfil
- küçük bir parça kabuk tarçın
- 3-4 adet tane kara biber
- pulbiber
- nane
- 1 tane yumurta
- 1 tane limon
- tuz
- su
Yapılışı ise şöyle;
Soğanı soyup karanfilleri soğana batırın. Tane karabiber, tarçın ve Tavuğu düdüklü tencerinin içine koyup bol suyla haşlayın.
Tavuklar haşlanınca çıkarıp küçük küçük didin.
Tavuk suyunu çorbamızın meyanesinde kullanmak için süzün.

1yemek kaşığı unu çok az yağla kavurun. İçine pul biber ve nane ilave edip karıştırdıktan sonra, topaklanmaması için 1su bardağı soğuk su ardından tavuk suyumuzu ekleyin.
Kaynayan çorbaya didilmiş tavuk etlerini ekleyin.
Bu arada limon suyu ve yumurtayı da çırpıp çorbaya ekleyin. Bir taşım daha kaynattıktan sonra tamamdır.

Bu arada belirtmek isterim ki; ben tavuk haşlamalarnda mutlaka tavuğun derisini çıkarırım.

Çorba deyip geçmeyin soğuk algınlığı için birebirdir.
Afiyetle kalın.            

Çikolata Soslu Cheesecake



















iste bu da sizlerle paylastığım ilk tatlım olacak: çikolata soslu cheescake.
bu tatlinin iki çeşidini yapiyorum, birisi pişirilerek diğeri ise pişirilmeden yapiliyor.
bugun, kizimin sevdiği halini yani pişirilmiş olanini yaptim, bir guzel yedik bile :)
ilerleyen gunlerde pisirilmeden olani da yapip, bloga koymayi dusunuyorum.
hadi bakalım başlayalım anlatmaya:

Malzemeleri
* tabani icin malzemeleri;
- 1,5 paket eti burcak biskuvi
- 1 yemek kasigi tereyagi
bu kismina arzu ederseniz dovulmus ceviz de katabilirsiniz, ben koymadim.

* peynirli kismi yani hamuru icin:
- 3 yumurta
- 1 su bardagından bir parmak eksik seker
- 300 gram labne peynir
- 2 yemek kasigi suzme yogurt
- 2 yemek kasigi un
- 1 yemek kasigi nisasta
- 1 paket vanilya

* sosu icin;
- hazir cikolatali sos
- 2 su bardagi sut
- suslemek icin antepfistik

Gelelim yapilisina;
Cheesecake en iyi en rahat kelepceli kek kalibinda pisiriliyor aslinda ama ben borcamin icinde yagli kagit kullanarak pisirdim. Bir tercih degil, mecburiyetti; kelepceli kek kalibi olmadigi icin :)
Kekin tabani icin eti burcak biskuvi ile tereyagini rondoda birlikte cektim, hamur gibi oldu sonra bu hamuru borcamin tavanina bardagin alti ile bastirarak yaydim. dumduz olana kadar.
Taban tamamlaninca peynirli harci hazirlamaya basladim.
Yumurta ve sekeri beyazlasana kadar cirptim, ondan sonra labne peyniri, suzme yogurdu, unu, nisastayi ve vanilyayi ekleyip karistirdim. (civik bir hamur olmasi gerekiyor.)
Bu civik hamuru da biskuvi ile hazirladigim tabanin uzerine doktum.
Keki onceden 160 derecede ısıtılmış fırının icine attim, üstü pembelesene kadar pisirdim. yaklasik 1 saate yakin suruyor.
Kek pisince firindan cikarip, sogumaya biraktim.
Soguduktan sonra servis tabagina alip, aksamdan sabaha beklettim; sabah sosunu pisirip uzerine doktum ve yedirdim bizimkilere. Herkes cok begendi.
Afiyetle kalın.